1 Ocak 2015 Perşembe

II. MURAT




II. MURAT

Altıncı Osmanlı Sultânı



Babası: I. Mehmet 
Annesi: Emine Hâtun (Dulkadiroğullarından)
Doğum Târihi: Haziran 1404, Amasya
Vefât Târihi: 3 Şubat 1451, Edirne
Saltanat Müddeti: 1446- 3 Şubat 1451
Türbesi: Bursa’dadır.



Babasının Edirne’de 1421 yılında ölümüne kadar Amasya’da sancakbeyliği yapmıştır. Babasının ölüm haberi üzerine henüz 19 yaşındayken taht'a çıkmıştır.

Sultan II. Murat, soyunun Kayı Boyu’na mensûbiyetini göstermek için, sikkelerine, Kayı Boyu’na âit iki ok ve bir yaydan müteşekkil damgayı koydurmuştur. Sonraki pâdişahların bastırdıkları sikkelerde görülmeyen Kayı Damgası, Kânûnî’ye kadar çeşitli eşyâ ve silahlar üzerine konulmaya devam edilmiştir.


Şehzâdeliği

II. Murat; bâzı kaynaklara göre 1402'de, bâzılarına göre ise 1404'te Amasya'da dünyâya geldi. İlk çocukluk yılları Amasya'da geçti. 1410'da babasıyla Bursa'ya gelerek orada saray eğitimi aldı. 1415'te lalaYörgüç Paşa ile Amasya'da Rum ve Dânişmendiye Eyâleti Vâlisi olarak görevlendirildi ve tahta çıkıncaya kadar 6 yıl bu görevi yaptı. 1416’da bölgesi askeri başında Börklüce Mustafa'nın İzmir ve Saruhan tarafında çıkardığı ayaklanmaların bastırılmasında görev aldı. 1418'de sonraki lalası Hamza Bey ile Candaroğullarından Samsun'u aldı. Babası I. Mehmet Edirne'de bir av kazâsı sonunda ağır yaralanınca ölüm yatağında devletin idâresinin biran evvel oğlu Murat'a devrini vasiyet etti ve Murat Amasya'dan taht'a geçme töreni yapılacak olan Bursa'ya gelinceye kadar devlet adamları babasının ölümünü sakladılar. Murat 25 Haziran 1421'de Bursa'ya gelip cülus ve biat törenleri yapılıp devletin ileri gelenleri ve yeniçerilerin desteğiyle 17/19 yaşındayken tahta çıktı.


Saltanâtı



İlk Yılları

Murat'ın babası Mehmet'in ölümünü üç yıl süren bir bunalım izledi. Doğu Roma İmparatoru Manuel, Limni'de gözaltında tutulan Murat'ın amcası Mustafa Çelebi'yi Gelibolu'yu Bizans'a bırakması karşılığında serbest bıraktı; onu meşrû pâdişah kabul edip bir Bizans donanma filosu ile Limni'den Rumeli'ye geçmesini sağladı. Mustafa Çelebi, özellikle İzmiroğlu Cüneyd Bey'in yardımcılığı ile Rumeli beylerinin de desteğini aldı. II. Murat'ın vezîriâzamı olan Amasyalı Bayezid Paşa Edirne'deki ordu ile Mustafa Çelebi'nin yeni topladığı orduya karşı gitti. Yapılan Sazlıdere Muhârebesi sonucunda vezîriâzamın ordusunun büyük bir kısmı taraf değiştirdi ve II. Murat'ın vezîriâzamı teslim oldu. İzmiroğlu Cüneyd Bey'in ısrârı üzerine Bayezid Paşa îdam edildi. Mustafa Çelebi'yi ikinci başkent halkı tezâhüratla karşıladı. Mustafa Çelebi Edirne'de hükümdarlığını îlan edip kendi adına hutbe okutup sikke bastırdı. Mustafa Çelebi siyâsetinde bâzı büyük hatâlar yaptı. Bizans'a vaat ettiği Gelibolu'yu vermeyerek ilk destekçisini kaybetti. Sonra 12 bin sipâhî ve 5 bin yaya ordusuyla Galata Cenevizlerin gemileri ile Gelibolu'dan Anadolu'ya geçip Bursa’yı kuşattı. Fakat Anadolu'da savaşa girişmek istemeyen Rumeli asıllı ordunun bu sefere pek gönüllü olmaması ve II. Murat'ın Mustafa Çelebi'nin Bayezit'in oğlu olmayıp "düzmece" olduğuna dâir menfî propagandalarının inandırıcı olması Mustafa Çelebi'nin ordusunun dağılmasına neden oldu. Özellikle kendisine İzmir ve Aydın beyliği teklif edilen İzmiroğlu Cüneyd Bey yandaşları ile Mustafa'nın ordusundan ayrıldı. Mustafa, ordusunda kalanlarla geri çekilirken Uluâbât civârında bir köprüde Hacı İvaz Paşa'nın birliği ile tutuştuğu çarpışmada büyük kayıplar verdi. Mustafa Gelibolu'ya kaçmayı başardı ve oradan Boğaz trafiğini durdurmaya çalıştı. Fakat II. Murat Cenova Foça PodestaAdorno'dan kirâladığı gemi ve askerlerle birlikte Rumeli'ye geçmeyi başarıp Mustafa'yı Gelibolu'dan kaçırttı. II. Murat 2 bin zırhlı Foça Podestası askeriyle takviyeli orduyla Edirne üzerine yürüdü. Edirneliler onu şehir dışında karşılayıp ona sâdık olduklarını bildirdiler. Mustafa Çelebi devlet hazînesini de alarak Edirne'den kaçtı. Fakat Tunca vâdisindeki Kızılağaç Yenicesi’nde yakalanıp Edirne'ye gönderildi. Mustafa Çelebi hâilesi, Mustafa'nın Edirne kale burcundan asılması ile böylece 1422’de son buldu. Fakat târihçiler hâlâ Mustafa Çelebi'nin düzmece mi yoksa gerçekten pâdişah oğlu mu olduğunu tartışmaktadırlar.

Bu olayın ardından Mustafa Çelebi'yi destekleyen Bizanslılar yeni bir oyun sergileyerek bu desteğin o zaman güç kazanan bir saray kliği tarafından uygulandığını ve gerçekten İmparator II. Manuel'in II. Murat'a karşı dost olduğunu beyan ettiler. Fakat yeni vezîriâzam Çandarlı İbrâhim Paşa *, Vezir Hacı İvaz Paşa ve Lala Yörgüç Paşa'nın görüşlerini alan Sultan II. Murat, Bizans'a sert tepki gösterdi ve 2 Haziran 1422'den Eylül başına kadar Konstantinopolis'i karadan kuşatmaya aldı. Bu kuşatma Bizans için büyük asker ve binâ hasârına yol açtı. Bu kuşatmadan kurtulmak için Bizanslılar bu kez kuşatma sürerken Ağustos ayında II. Murat'ın kardeşi Küçük Mustafa'yı ayaklandırmayı başardılar.

Karaman ve Germiyan beyleri ile birlikte Hâmid İli'nden hareket eden Küçük Mustafa Bursa'ya gelip bu şehri kuşattı. Bursa Ahîleri Küçük Mustafa'nın lalası olan Şarabdar İlyas'a heyet göndererek şehrin kendini savunacak personel ve ikmal maddesi olduğunu ve Ahîlerin bu savunmayı destekleyeceğini bildirdiler. Bunun üzerine Şehzâde Mustafa İznik üzerine yönelip 40 günlük kuşatmadan sonra bu şehri eline geçirdi. Şehzâde Küçük Mustafa burada İbrâhim Paşa Sarayı’na yerleşip pâdişahlığını îlan ettirdi. Bunun üzerine Murat 6 Eylül'de Konstantinopolis Kuşatması’nı kaldırıp Anadolu yakasına geçti. Mihaloğlu Mehmed Bey'i sipâhîlerle İznik üzerine gönderdi. Şehzâdenin lalası Şarabdar İlyas ise beylerbeyilik verme vaatleri ile elde edildi. Şubat 1423’te Mihaloğlu İznik'i bastığı zaman Şehzâde Mustafa hamamda idi; yandaşları onu savunup kaçırmaya çalışırken Mihaloğlu yaralandı. Fakat Lala Şarabdar İlyas, şehzâdeyi atına kendi bindirerek götürüp II. Murat'a teslim etti. Şehzâde Mustafa boğulup îdam edildi; cesedi İznik dışında bir incir ağacına asıldı ve sonra Bursa'ya götürülüp Yeşil Türbe'ye gömüldü.

1423’te II. Murat Şehzâde Mustafa Olayı’nı gizliden destekleyen Candaroğulları Beyi İsfendiyar Bey üzerine yürüyerek topraklarının büyük bölümünü ve özellikle Taraklıboru şehrini Osmanlı ülkesine kattı. Karamanoğlu II. Mehmed Bey’in Antalya’yı kuşatması sırasında ölmesi, yerine geçebilecekler arasında bir çatışmaya neden oldu. II. Murat, Karamanoğlu II. İbrâhim Bey'in (h.d. 1423-1464) hükümdar olmasına yardımcı oldu ve bunun sonucu bir anlaşma ile Karamanlıların ellerine geçirmiş oldukları Göller Bölgesi Osmanlılar tarafından geri alındı.

Eflak Voyvodası’nın Osmanlı topraklarına yaptığı saldırılar püskürtüldü ve akıncıların yıldırıcı hücumlarını durdurmak için Eflak Voyvodası yine bağımlılığı kabul etti.


Venedik'le Savaş ve Selânik'in Fethi

Konstantinopolis Kuşatması sırasında Venedikliler Selânik ve Mora'yı kendi denetimleri altına almak için Bizans ile görüşmeler başlatmışlar ve 1423'te o sırada Osmanlı ablukası altında olan Selânik'e sâhip olmuşlardı. Bunun üzerine Konstantinopolis'in de Venediklilere bırakılabileceği endişesiyle II. Murat 1424 yılında Cenevizler aracılığıyla Bizans ile bir antlaşma yaptı. Bu antlaşmaya göre imparator her yıl vergi olarak 30.000 duka altını vermeyi ve Ankara Savaşı'nın ardından Bizans'ın eline geçmiş olan Ege ve Karadeniz kıyılarındaki toprakları Osmanlılara iâde etmeyi kabul etti.


Anadolu'da Tekrar Savaş

II. Murat 1425 yılında Anadolu'da birlik sağlama çalışmalarına girişti. Önce Düzmece Mustafa Vakâsı’nda Aydınoğlu Beyliği verilen İzmiroğlu Cüneyd Bey ile uğraşıldı. Cüneyd Bey ardı ardına gerçek ve sahte şehzâde ayaklanmalarına destek vermişti. Önce Şehzâde İsmâil'e isyânında yardım etmiş ve 1425’te ise Selânik'te Venedik desteği ile isyan çıkaran kimliği bilinmeyen yeni bir Düzmece Mustafa'ya destek vermişti. II. Murat Cenevizlere tekrar Karadeniz'de bulunan liman kolonilerini geri verip onlarla anlaşarak Midilli ve Sakız'dan getirilen Ceneviz filolarını kullanarak Cüneyd Bey'in denizden destek sağlamasına engel oldu. Sonra bir kara ordusuyla uzun süren bir uğraştan sonra 1426’da Cüneyd Bey, âilesi ve hânedânının diğer mensupları yakalanarak hepsi îdam edildi.

Sonra Menteşe ve Teke beylikleri Osmanlı topraklarına katıldı. Fakat daha doğuda bulunan Karamanlı ve Candarlı beyliklerinin egemenliklerine son verilmedi. Buna bir neden bu siyâsetin Timur'un yerine geçen Şahrûh'un bir zamanlar Selçuklular ve İlhanlıların hükümdarlığı altında bulunan bütün arâzilerin üstünde hak iddiâ etmesi ve bir istilâ hareketine girişmesi tehdidi idi.

1429'da erkek çocuğu olmayan Germiyanoğlu II. Yâkub Bey'in ölümünün ardından vasiyeti üzerine Germiyanoğulları Beyliği Osmanlı topraklarına katıldı.

II. Murat Anadolu'da barışı sağladıktan sonra tüm gücünü Venediklilere yöneltti ve 1430'da Selânik'i, ardından da Yanya'yı ele geçirdi.


Sırbistan'ın İlhâkı

Osmanlı iç savaşı * sırasında Balkanlar’da Macar etkisi artmış ve 1427 yılında Sırp Despotu Stefan Lazareviç'in ölümü üzerine Macaristan ile Osmanlılar arasında Sırbistan tahtı üzerinde çekişme çıkmıştı. 1428'de Macarlarla Osmanlılar arasında yapılan anlaşma sonucunda Yorgo Brankoviç Sırp Despotu olarak tanınmıştı.

1428'de Sırbistan’ın kuzeydoğu kesiminde Tuna Nehri üzerinde bulunan Güvercinlik Kalesi Osmanlıların eline geçti.

II. Murat Rumeli'de uğraşmakta iken Anadolu'da Karamanoğulları Göller Bölgesi'ndeki eski Hâmidoğulları arâzilerini tekrar eline geçirdi ve II. Murat buna göz yummak zorunda kaldı.

1431'de antlaşmanın süresi dolunca Macar Kralı Sigismund II. Murat'a bir elçi göndererek Bosna, Sırbistan ve Bulgaristan üzerindeki Macaristan yüksek egemenliğini tanınmasını resmen istedi. Bu hareketle Macaristan savaş îlan etmiş oluyordu. Osmanlı Devleti'nin aleyhinde olanlar, Macaristan Kralı çevresinde toplanmaya başladılar. Bunlar arasında Bosna Kralı II. Tvrtko, Sırp Despotu Yorgo Brankoviç, Eflak Prensliğini Sigismund desteği ile eline geçiren II. Vlad Dracul, Savcı Bey'in oğlu Şehzâde Dâvud, taht hakkı arayan birçok Balkan soylusu ve pek çok senyör bulunmaktaydı. Macarların artan etkisi karşısında Murat 1434'ten îtibâren Balkanlar'da daha saldırgan bir tutum izlemeye başladı ama Anadolu'da ve Asya'da önemli gelişmeler (örneğin Timur’un torunu Şahrûh'un Anadolu'ya yönelmesi olasılığı, Karamanoğulları'nın mütecâviz bir atakla eski arâzilerini geri almaları) II. Murat'ın Balkan sorunlarına dikkatini çekmesini önledi. Diğer taraftan Macarlar etrâfındaki kalabalık cephe de atak harekete geçmedi.

9 Aralık 1437'de Sigismund'un bir erkek çocuk vâris bırakmadan ölmesi üzerine Macaristan'da işbaşına gelecek hânedan sorunları Macaristan'da epey kargaşalık yarattı. Sigismund'un kurmaya çalıştığı cephe de dağıldı. II. Murat bu fırsatı iyi değerlendirip üç yıl Rumeli'de kalarak, özellikle Sırbistan ve Eflak sorunları üzerine eğildi. Sırbistan ve Eflak prensliklerinin koşulsuz olarak kendisine bağlanmalarını sağladıktan sonra 1438'de II. Murat ilk Macaristan Seferi'ne çıktı. Tuna'yı geçerek Severin, Demirkapı, Orşova ve Sebeş kalelerini topa tutup yıkarak Erdel'in merkezi Zeybin (sonradan Hermannstadt ve şimdi Sibiu) Kalesi’ni kuşattı. Bu kaleyi eline geçirip Karpat Dağları geçitlerini aşıp Eflak topraklarına girdikten sonra Yergöğü üzerinden Edirne'ye geri döndü. 1438’de ise Sırbistan üzerine yöneldi. Brankoviç tarafından yaptırmasına izin verilen yeni önemli savunma kalesi Semendire'yi fethederek Sırp Despotluğunu işgal etti ve burasını Osmanlı eyâleti îlan etti. O sırada Bosna Kralı II. Tvrtko'nun ölmesi Bosna Krallığının iki vâris arasında paylaşılması ve güneyde bulunan Hersek'in de ayrı bağımsız bir idâre kazanması sonucunu doğurdu. II. Murat bundan istifâde edip her üç idâreyi de haraca bağladı.

Macarlar yeni Macaristan Kralı olarak o zaman Polonya Kralı olan III. Ladislas'ı (Macaristan Kralı I. Ladislas olarak) seçtiler ve Polonya ve Macaristan krallıkları aynı kişinin idâresi altına geçti. Ladislas Transilvanya Voyvodalığına Hunyadi Corvinus Yanoş adlı, âilesi pek gizemli olan fakat Eflak soylusu olduğunu iddiâ eden, bir kişiyi atadı. Böylelikle 20 yıl Osmanlılarla devamlı olarak bir Haçlı rûhu ile mücâdele eden, Macarlar tarafından bir millî kahraman sayılan ve sonunda Macaristan Krallığı’na gelen bir kişi Balkanlar siyâset sahnesine girmiş oldu. 1441’de Hunyadi Yanoş Semendire'yi Osmanlılar elinden geri aldı ve Transilvanya'ya gönderilen Osmanlı birliklerine karşı birkaç gâlibiyet kazandı.


Hunyadi Yanoş'un Balkanları İstilâsı

II. Murat 1440'ta Stefan Lazareviç'in ölümünden beri Macar işgâli altında olan Belgrad'ı altı ay süreyle kuşattı ancak başarısız oldu. Bu dönemde yeni Macar Kralı Ladislas iki komutanını, Hunyadi Yanoş ve Nicholas Ujlaki'yi Osmanlı tehdidi altındaki sınırları korumakla görevlendirdi. Bunlardan Hunyadi Yanoş Belgrad'daki karargâhından Osmanlı topraklarına karşı taarruzlar yapmaya başladı. 1441'de Erdel'i işgal eden ve Sibiu'yu kuşatan Mezid Bey’i öldürüp ordusunu bozguna uğrattı. Ertesi yılın Eylül ayında Mezid Bey’in intikâmını almak isteyen Şahâbeddin Paşa da aynı âkıbete uğradı. 1443'ün sonbaharında Hunyadi Yanoş, Macar Kralı Ladislas ve Sırp Despotu Yorgo Brankoviç ile birlikte karşı taarruza geçti. Tuna'yı geçerek Niş ve Sofya'yı ele geçirerek Balkan geçitlerine dayandı.

Aynı dönemde Macarlarla anlaşan Karamanoğlu İbrâhim Bey de 1443 ilkbaharında Anadolu'da Akşehir ve Beyşehir üzerine saldırıya geçti ancak Sultan II. Murat, oğlu Ali Çelebi ile birlikte İbrâhim Bey’i durdurdu. Hunyadi Yanoş önderliğindeki ordunun Osmanlı topraklarını istilâ etmekte olduğunu Karaman Seferi dönüşünde öğrenen II. Murat, Haçlı Ordusu’nu 25 Aralık 1443'te İzladi'de güçlükle durdurabildi.


1444 Buhranı, Tahttan Çekilmesi ve Varna Muhârebesi

Hunyadi Yanoş önderliğindeki ordunun İzladi'de durdurulmasının ardından Sultan Murat, Macarlar ile barış görüşmeleri için girişimlerde bulundu. 1444'ün Haziran ayında taraflar arasında târihte Edirne-Segedin Antlaşması olarak bilinen bir anlaşmaya varıldı. Anlaşmaya göre Sırp Despotluğu 1427'deki sınırlarıyla Brankoviç'e iâde edilecek, Macarlar Bulgaristan üzerindeki iddiâlarından vazgeçecekler, Osmanlılar ve Macarlar Tuna'yı geçmemeyi taahhüt edecekti.

Bu antlaşmanın ardından II. Murat, oğlu Mehmet'i Edirne'ye getirtti ve onu başkentte "kaymakam" olarak bıraktıktan sonra Karamanlılar ile ilgilenmek üzere Anadolu'ya geçti. Ağustos ayında Yenişehir Antlaşması ile Akşehir ve Beyşehir'i Karamanlılara bıraktı. Bu şekilde hem batıda hem doğuda barışı sağladığını düşünüyordu. Murat bu antlaşmanın ardından oğlundan yana tahttan çekildi. Bu hareketinin arkasındaki başlıca sebep Konstantinopolis'te Doğu Roma'nın himâyesinde olan ve Osmanlı tahtında hak iddiâ eden Orhan Çelebi'ye karşı oğlunun taht'a yerleşmesini sağlamaktı.

Ağustos ayında Macar Kralı Ladislas Osmanlılarla yaptığı antlaşmayı geçersiz sayarak yeni bir Haçlı Seferi’ne çıkacağını duyurdu. Aralarında Arnavutluk'ta babasının mîrâsında hak iddiâ eden İskender Bey'in de bulunduğu Rumeli'deki eski yerel hânedanlar Osmanlılara karşı silahlandı. Bu haber Edirne'deki halkın bir bölümünün Anadolu'ya kaçmasına neden oldu. Aynı dönemde Orhan Çelebi de Dobruca'ya giderek bir isyan girişiminde bulundu ancak bu girişim Şahâbeddin Paşa tarafından önlendi. Macar Ordusu’nun Tuna'yı aştığı haberi üzerine Murat Edirne'ye geri çağrıldı. II. Murat 10 Kasım 1444'te Varna Muhârebesi’nde Macar Ordusu’nu yenilgiye uğrattı. Kral Ladislas savaş meydanında öldü. Savaşın ardından Murat Edirne'de bir süre kaldıktan sonra oğlunun konumunu Konstantinopolis'teki müddeîye karşı korumak için Manisa'ya çekildi.


Tahta Dönüşü, Kosova Savaşı ve Ölümü

Murat'ın Manisa'ya çekildiği dönemde başkent Edirne'de barış yanlısı Sadrâzam Çandarlı Halil Paşa * ile dış siyâsette daha saldırgan tutum içinde olan Şahâbeddin ve Zağanos Paşalar arasında çekişme sürmekteydi. Sadrâzam Halil Paşa  bu dönemde Murat'a hâlen gerçek pâdişah muâmelesi yapıyordu. Öte yandan Şahâbeddin ve Zağanos Paşalar ise genç pâdişah Mehmet'i Doğu Roma'ya karşı saldırmaya teşvik ediyorlardı. 1446 yılında muhtemelen Çandarlı Halil Paşa'nın düzenlediği bir yeniçeri isyânı durumu iyice zora soktu. Ayaklanan yeniçeriler Konstantinopolis'teki müddeî Orhan Çelebi'nin yanına gitme tehdidinde bulununca Sadrâzam Halil Paşa II. Murat'ı Edirne'ye geri çağırdı ve Mayıs ayında taht'a çıkardı.

Sultan Murat ikinci saltanâtında 1444 buhranında isyan eden Balkanlar'daki yerel hânedanları boyun eğdirmekle uğraştı. Bunların arasında özellikle Arnavutluk'ta İskender Bey ile meşgul olmuştur. 1446 yılında Mora Despotu’na karşı sefere çıktı. 1448'de İskender Bey'e karşı birinci seferini yaptı. Aynı yıl Ekim ayında Kosova Savaşı'nda Hunyadi'nin ordusunu bir kere daha yenilgiye uğrattı. 1449'da Eflak Seferi’ni, ertesi yıl da İskender Bey'e karşı ikinci seferini düzenledi. 1451'de dinlenmek üzere çekildiği Edirne'de Tunca'daki bir adada felç geçirdi ve 3 Şubat günü öldü. Bursa'da Murâdiye Câmii'ndeki türbesine gömüldü. Öldüğünde Osmanlı Devleti 1402 yılında aldığı darbeden tamâmıyla kurtulmuştu.


  • Alâeddin Bey
  • Büyük Ahmet
  • II. Mehmet
  • Orhan
  • Hasan
  • Küçük Ahmet
  • Yusuf Âdil Şah

  • Hatice Hâtun
  • Hafsa Hâtun
  • Fatma Hâtun
  • Erhundu Hâtun
  • Şehzâde Selçuk Hâtun


Dönemin Sadrâzamları



Amasyalı Bayezid Paşa: *  ** (1413-1421)



Çandarlı I. İbrâhim Paşa: * ** (1421-1429)

Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa’nın küçük oğludur. İlmiyye mesleğinden yetişti ve Edirne’de kadılık yaptı. Mûsâ Çelebi, kendisini Bizans’a gönderip yıllık vergiyi almakla görevlendirdiğinde bir daha Edirne’ye dönmedi ve Çelebi Mehmet’e katıldı. Çelebi Mehmet ile Amasya’ya gitti ve kazaskerlik görevini üstlendi. Çelebi Mehmet Bursa’ya gelince de vezir oldu. II. Murat zamânında da görevini sürdürdü. Bayezid Paşa’nın yerine sadrâzam oldu (1421). Bu arada, II. Murat, Dîvan'daki beş üyeyi ikiye indirip İbrâhim Paşa ile Hacı İvaz Paşa’yı görevde bırakınca, ikisi arasında şiddetli bir rekâbet başladı. Daha sonra, Hacı İvaz Paşa Dîvan'dan ayrılmak zorunda kaldığından, İbrâhim Paşa, tek başına devlet işlerini yürütmeye başladı, 11 yıl sadrâzamlık yaptı. İznik’te gömülüdür.


Osmancıklı Koca Mehmed Nizâmüddîn Paşa (Amasyalı Koca Mehmed Nizâmüddîn Paşa): (1429-1439)

Bugün Çorum'un bir ilçesi olan Osmancık’ta doğmuştur. Babası Hızır Dânişmend’dir. Doğum târihi bilinmemektedir. I. Mehmet Çelebi’nin Amasya’da bulunduğu sıralarda Anadolu Beylerbeyi olmuştur. 1415 târihinde bu rütbede büyük başarı gösterdiği için, II. Murat tarafından, taht'a çıkışıyla birlikte başvezirlik makâmına getirilmiştir. Bu sürede Bursa’ya iki hamam yaptırmış, azledilince Osmancık’a yerleşmiştir. Osmancık Mukbil Ağa Mahallesi, Kayadibi denilen mahalde şimdiki câminin yanına bir mektep ve imâret yaptırmıştır. "Îzahlı Osmanlı Târihi Kronolojisi"'nde Koca Mehmed Paşa'nın Amasyalı olduğundan bahsedilir. Bu bilgi o zamanki idârî teşkîlat açısından doğru olmakla birlikte, (Osmancık o sırada Amasya Sancağı’na bağlıydı) aslen Osmancıklı olduğu, azlinden sonra buraya yerleşmesi ile de sâbittir. Öte yandan, hanımlarının birisinin, Amasya’nın ileri gelen kişilerinden Kutlu Paşa’nın kızı Cihan Hâtun olması Amasyalılık yanılgısına sebebiyet verebilmektedir. Koca Mehmed Paşa 1439 târihinde Osmancık’ta vefât etmiştir. Mezarı adı ile anılan câminin bahçesindedir.


Çandarlı II. Halil Paşa: * ** (1439-1453)

1438'den İstanbul'un Fethi'nden hemen sonra Fâtih Sultan Mehmet tarafından îdam ettirildiği 1 Haziran 1453 târihine kadar 15 yıl vezîriâzamlık yapmış ve bu dönemde iki defâ devlet işlerinden uzaklaşarak Manisa'ya çekilen II. Murat'ın yerine fiilen Osmanlı Devleti'ni yönetmiş ve dış tehlikeler nedeniyle pâdişâhın iki defâ taht'a geri çıkmasına önayak olmuş Osmanlı devlet adamıdır. 

1364-1387 târihleri arasında I. Murat'a sadrâzamlık yapmış olan ve aynı adı taşıyan dedesi Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa ile karıştırılmamalıdır. 

Osmanlı târihinde îdam edilen ilk sadrâzamdır. Mezarı Bursa'nın İznik İlçesi’ndedir.













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapabilirsiniz.