II. MURAT
Altıncı Osmanlı Sultânı
Babası:
I. Mehmet
Annesi:
Emine Hâtun (Dulkadiroğullarından)
Doğum
Târihi: Haziran 1404, Amasya
Vefât
Târihi: 3 Şubat 1451, Edirne
Saltanat
Müddeti: 1446- 3 Şubat 1451
Türbesi:
Bursa’dadır.
Babasının Edirne’de 1421 yılında ölümüne kadar Amasya’da sancakbeyliği yapmıştır. Babasının
ölüm haberi üzerine henüz 19 yaşındayken taht'a çıkmıştır.
Sultan II. Murat, soyunun Kayı Boyu’na mensûbiyetini göstermek için, sikkelerine, Kayı Boyu’na âit iki ok ve bir yaydan müteşekkil
damgayı koydurmuştur. Sonraki pâdişahların bastırdıkları sikkelerde görülmeyen Kayı Damgası, Kânûnî’ye kadar çeşitli eşyâ ve silahlar üzerine
konulmaya devam edilmiştir.
Şehzâdeliği
II. Murat; bâzı kaynaklara göre
1402'de, bâzılarına göre ise 1404'te Amasya'da dünyâya geldi. İlk çocukluk yılları Amasya'da geçti.
1410'da babasıyla Bursa'ya gelerek orada saray eğitimi aldı. 1415'te
lalası
Yörgüç Paşa
ile Amasya'da Rum ve Dânişmendiye Eyâleti Vâlisi olarak görevlendirildi ve tahta çıkıncaya kadar 6 yıl bu
görevi yaptı. 1416’da bölgesi askeri başında Börklüce Mustafa'nın İzmir ve Saruhan tarafında çıkardığı ayaklanmaların bastırılmasında görev aldı. 1418'de sonraki lalası
Hamza Bey ile Candaroğullarından Samsun'u aldı. Babası I. Mehmet Edirne'de bir av kazâsı sonunda ağır
yaralanınca ölüm yatağında devletin idâresinin biran evvel oğlu Murat'a devrini
vasiyet etti ve Murat Amasya'dan taht'a geçme töreni yapılacak olan Bursa'ya gelinceye kadar devlet adamları babasının ölümünü
sakladılar. Murat 25 Haziran 1421'de Bursa'ya gelip cülus ve biat törenleri yapılıp
devletin ileri gelenleri ve yeniçerilerin desteğiyle 17/19 yaşındayken tahta çıktı.
Saltanâtı
İlk Yılları
Murat'ın babası Mehmet'in ölümünü üç
yıl süren bir bunalım izledi. Doğu Roma İmparatoru Manuel, Limni'de gözaltında tutulan Murat'ın amcası Mustafa Çelebi'yi Gelibolu'yu Bizans'a bırakması karşılığında serbest bıraktı; onu meşrû pâdişah kabul edip bir Bizans donanma filosu ile Limni'den Rumeli'ye geçmesini sağladı. Mustafa Çelebi, özellikle İzmiroğlu Cüneyd Bey'in yardımcılığı ile Rumeli beylerinin de desteğini aldı. II. Murat'ın vezîriâzamı olan Amasyalı Bayezid Paşa Edirne'deki ordu ile Mustafa
Çelebi'nin yeni topladığı orduya karşı gitti. Yapılan Sazlıdere Muhârebesi sonucunda vezîriâzamın
ordusunun büyük bir kısmı taraf değiştirdi ve II. Murat'ın vezîriâzamı teslim
oldu. İzmiroğlu Cüneyd Bey'in ısrârı üzerine Bayezid Paşa îdam edildi. Mustafa Çelebi'yi ikinci başkent halkı tezâhüratla
karşıladı. Mustafa Çelebi Edirne'de hükümdarlığını îlan edip kendi adına hutbe okutup sikke bastırdı. Mustafa Çelebi siyâsetinde bâzı büyük hatâlar yaptı. Bizans'a vaat ettiği Gelibolu'yu vermeyerek ilk destekçisini kaybetti. Sonra 12 bin sipâhî ve 5 bin yaya ordusuyla Galatalı Cenevizlerin gemileri ile Gelibolu'dan Anadolu'ya geçip Bursa’yı kuşattı. Fakat Anadolu'da savaşa girişmek istemeyen Rumeli asıllı ordunun bu
sefere
pek gönüllü olmaması ve II. Murat'ın Mustafa Çelebi'nin Bayezit'in oğlu olmayıp "düzmece" olduğuna dâir menfî propagandalarının inandırıcı olması Mustafa Çelebi'nin ordusunun
dağılmasına neden oldu. Özellikle kendisine İzmir ve Aydın beyliği teklif edilen
İzmiroğlu Cüneyd Bey yandaşları ile
Mustafa'nın ordusundan ayrıldı. Mustafa, ordusunda kalanlarla geri çekilirken
Uluâbât civârında bir köprüde Hacı İvaz Paşa'nın birliği ile tutuştuğu çarpışmada büyük kayıplar verdi.
Mustafa Gelibolu'ya
kaçmayı başardı ve oradan Boğaz trafiğini durdurmaya çalıştı. Fakat II. Murat
Cenovalı Foça Podestası Adorno'dan kirâladığı gemi ve askerlerle birlikte
Rumeli'ye geçmeyi başarıp Mustafa'yı Gelibolu'dan kaçırttı. II. Murat 2 bin
zırhlı Foça Podestası askeriyle takviyeli orduyla Edirne üzerine yürüdü.
Edirneliler onu şehir dışında karşılayıp ona sâdık olduklarını bildirdiler.
Mustafa Çelebi devlet hazînesini de alarak Edirne'den kaçtı. Fakat Tunca vâdisindeki Kızılağaç Yenicesi’nde yakalanıp Edirne'ye gönderildi. Mustafa Çelebi hâilesi,
Mustafa'nın Edirne kale burcundan asılması ile böylece 1422’de son
buldu. Fakat târihçiler hâlâ Mustafa Çelebi'nin düzmece mi yoksa gerçekten pâdişah oğlu mu olduğunu
tartışmaktadırlar.
Bu olayın ardından Mustafa Çelebi'yi destekleyen Bizanslılar yeni bir oyun sergileyerek bu desteğin o zaman güç
kazanan bir saray kliği tarafından uygulandığını ve gerçekten
İmparator II. Manuel'in II. Murat'a karşı dost olduğunu beyan ettiler. Fakat
yeni vezîriâzam Çandarlı İbrâhim Paşa *, Vezir Hacı İvaz Paşa ve Lala Yörgüç Paşa'nın görüşlerini alan Sultan II. Murat, Bizans'a sert tepki gösterdi ve 2 Haziran 1422'den Eylül başına
kadar Konstantinopolis'i karadan kuşatmaya
aldı. Bu kuşatma Bizans için büyük asker ve binâ hasârına yol açtı. Bu
kuşatmadan kurtulmak için Bizanslılar bu kez kuşatma sürerken Ağustos ayında
II. Murat'ın kardeşi Küçük Mustafa'yı ayaklandırmayı başardılar.
Karaman ve Germiyan beyleri
ile birlikte Hâmid İli'nden
hareket eden Küçük Mustafa
Bursa'ya gelip bu şehri kuşattı. Bursa Ahîleri Küçük Mustafa'nın lalası olan Şarabdar İlyas'a heyet göndererek şehrin kendini savunacak personel ve ikmal
maddesi olduğunu ve Ahîlerin bu savunmayı destekleyeceğini bildirdiler. Bunun
üzerine Şehzâde Mustafa İznik üzerine yönelip 40 günlük kuşatmadan sonra bu şehri eline
geçirdi. Şehzâde Küçük Mustafa burada İbrâhim Paşa Sarayı’na yerleşip pâdişahlığını îlan ettirdi. Bunun üzerine Murat 6 Eylül'de
Konstantinopolis Kuşatması’nı kaldırıp Anadolu yakasına geçti. Mihaloğlu
Mehmed Bey'i sipâhîlerle İznik üzerine gönderdi. Şehzâdenin
lalası
Şarabdar İlyas ise beylerbeyilik verme vaatleri ile elde edildi. Şubat 1423’te Mihaloğlu
İznik'i bastığı zaman Şehzâde Mustafa hamamda idi; yandaşları onu savunup kaçırmaya çalışırken
Mihaloğlu yaralandı. Fakat Lala Şarabdar İlyas, şehzâdeyi atına kendi bindirerek götürüp II. Murat'a teslim etti. Şehzâde Mustafa boğulup îdam edildi; cesedi İznik dışında bir incir
ağacına asıldı ve sonra Bursa'ya götürülüp Yeşil Türbe'ye gömüldü.
1423’te II. Murat Şehzâde Mustafa Olayı’nı gizliden destekleyen Candaroğulları Beyi İsfendiyar Bey üzerine yürüyerek topraklarının büyük bölümünü ve özellikle
Taraklıboru şehrini Osmanlı ülkesine kattı. Karamanoğlu II. Mehmed Bey’in Antalya’yı kuşatması sırasında ölmesi, yerine geçebilecekler arasında bir
çatışmaya neden oldu. II. Murat, Karamanoğlu II. İbrâhim Bey'in (h.d. 1423-1464) hükümdar olmasına yardımcı
oldu ve bunun sonucu bir anlaşma ile Karamanlıların ellerine geçirmiş oldukları Göller Bölgesi Osmanlılar tarafından geri alındı.
Eflak Voyvodası’nın Osmanlı topraklarına yaptığı saldırılar püskürtüldü ve
akıncıların yıldırıcı hücumlarını durdurmak için Eflak Voyvodası
yine bağımlılığı kabul etti.
Venedik'le Savaş ve Selânik'in Fethi
Konstantinopolis Kuşatması sırasında Venedikliler Selânik ve Mora'yı kendi denetimleri altına almak için Bizans ile görüşmeler başlatmışlar ve 1423'te o sırada Osmanlı
ablukası
altında olan Selânik'e sâhip olmuşlardı. Bunun üzerine Konstantinopolis'in de Venediklilere bırakılabileceği endişesiyle II. Murat 1424
yılında Cenevizler aracılığıyla Bizans ile bir antlaşma yaptı. Bu antlaşmaya
göre imparator her yıl vergi olarak 30.000 duka altını vermeyi ve Ankara Savaşı'nın ardından Bizans'ın eline geçmiş olan Ege ve Karadeniz kıyılarındaki
toprakları Osmanlılara iâde etmeyi kabul etti.
Anadolu'da Tekrar Savaş
II. Murat 1425 yılında Anadolu'da birlik sağlama çalışmalarına girişti. Önce Düzmece Mustafa Vakâsı’nda
Aydınoğlu Beyliği
verilen İzmiroğlu Cüneyd Bey ile uğraşıldı. Cüneyd Bey ardı ardına gerçek ve sahte şehzâde ayaklanmalarına destek vermişti. Önce Şehzâde İsmâil'e isyânında yardım etmiş ve 1425’te ise Selânik'te Venedik desteği ile isyan çıkaran kimliği bilinmeyen yeni bir Düzmece Mustafa'ya
destek vermişti. II. Murat Cenevizlere tekrar Karadeniz'de bulunan liman kolonilerini geri verip onlarla anlaşarak Midilli ve Sakız'dan getirilen Ceneviz filolarını kullanarak Cüneyd Bey'in denizden destek
sağlamasına engel oldu. Sonra bir kara ordusuyla uzun süren bir uğraştan sonra 1426’da Cüneyd Bey, âilesi
ve hânedânının
diğer mensupları yakalanarak hepsi îdam edildi.
Sonra Menteşe ve Teke beylikleri
Osmanlı topraklarına katıldı. Fakat daha doğuda bulunan Karamanlı ve Candarlı beyliklerinin
egemenliklerine son verilmedi. Buna bir neden bu siyâsetin Timur'un yerine geçen Şahrûh'un bir zamanlar Selçuklular ve İlhanlıların
hükümdarlığı
altında bulunan bütün arâzilerin üstünde hak iddiâ etmesi ve bir istilâ hareketine girişmesi tehdidi idi.
1429'da erkek çocuğu olmayan
Germiyanoğlu II. Yâkub Bey'in ölümünün ardından vasiyeti üzerine Germiyanoğulları Beyliği Osmanlı topraklarına katıldı.
II. Murat Anadolu'da barışı sağladıktan sonra tüm gücünü Venediklilere yöneltti ve 1430'da Selânik'i, ardından da Yanya'yı ele geçirdi.
Sırbistan'ın İlhâkı
Osmanlı iç savaşı * sırasında Balkanlar’da Macar etkisi artmış ve 1427 yılında Sırp Despotu Stefan Lazareviç'in ölümü üzerine Macaristan ile Osmanlılar arasında Sırbistan tahtı üzerinde çekişme çıkmıştı. 1428'de Macarlarla Osmanlılar arasında yapılan anlaşma sonucunda Yorgo Brankoviç Sırp Despotu olarak tanınmıştı.
1428'de Sırbistan’ın kuzeydoğu
kesiminde Tuna Nehri üzerinde bulunan Güvercinlik Kalesi Osmanlıların eline
geçti.
II. Murat Rumeli'de uğraşmakta iken
Anadolu'da
Karamanoğulları Göller Bölgesi'ndeki eski Hâmidoğulları arâzilerini tekrar
eline geçirdi ve II. Murat buna göz yummak zorunda kaldı.
1431'de antlaşmanın süresi dolunca
Macar Kralı Sigismund II. Murat'a bir elçi göndererek Bosna, Sırbistan ve Bulgaristan üzerindeki Macaristan yüksek egemenliğini tanınmasını resmen istedi. Bu hareketle
Macaristan savaş îlan etmiş oluyordu. Osmanlı Devleti'nin aleyhinde olanlar, Macaristan Kralı çevresinde toplanmaya başladılar. Bunlar arasında Bosna Kralı II. Tvrtko, Sırp Despotu Yorgo Brankoviç, Eflak Prensliğini Sigismund desteği ile eline geçiren II. Vlad Dracul, Savcı Bey'in oğlu Şehzâde Dâvud, taht hakkı arayan birçok Balkan soylusu ve pek çok
senyör bulunmaktaydı. Macarların artan etkisi karşısında Murat 1434'ten îtibâren
Balkanlar'da
daha saldırgan bir tutum izlemeye başladı ama Anadolu'da ve Asya'da önemli gelişmeler (örneğin Timur’un torunu Şahrûh'un Anadolu'ya yönelmesi olasılığı, Karamanoğulları'nın mütecâviz bir atakla eski arâzilerini geri almaları) II.
Murat'ın Balkan sorunlarına dikkatini çekmesini önledi. Diğer taraftan Macarlar
etrâfındaki kalabalık cephe de atak harekete geçmedi.
9 Aralık 1437'de Sigismund'un bir erkek çocuk vâris bırakmadan ölmesi üzerine
Macaristan'da işbaşına gelecek hânedan sorunları Macaristan'da epey
kargaşalık yarattı. Sigismund'un kurmaya çalıştığı cephe de dağıldı. II. Murat
bu fırsatı iyi değerlendirip üç yıl Rumeli'de kalarak, özellikle Sırbistan ve Eflak sorunları üzerine eğildi. Sırbistan ve Eflak prensliklerinin koşulsuz olarak kendisine bağlanmalarını sağladıktan
sonra 1438'de II. Murat ilk Macaristan Seferi'ne çıktı. Tuna'yı geçerek Severin, Demirkapı, Orşova ve Sebeş kalelerini
topa tutup yıkarak Erdel'in merkezi Zeybin (sonradan Hermannstadt ve şimdi Sibiu) Kalesi’ni kuşattı. Bu kaleyi eline geçirip Karpat Dağları geçitlerini aşıp Eflak topraklarına
girdikten sonra Yergöğü üzerinden Edirne'ye geri döndü. 1438’de ise Sırbistan üzerine
yöneldi. Brankoviç tarafından yaptırmasına izin verilen yeni
önemli savunma kalesi Semendire'yi fethederek Sırp Despotluğunu işgal etti ve burasını
Osmanlı eyâleti îlan etti. O sırada Bosna Kralı II. Tvrtko'nun ölmesi Bosna Krallığının iki vâris arasında paylaşılması ve güneyde bulunan
Hersek'in de ayrı bağımsız bir idâre kazanması sonucunu doğurdu. II.
Murat bundan istifâde edip her üç idâreyi de haraca bağladı.
Macarlar yeni Macaristan Kralı olarak o zaman
Polonya Kralı olan III. Ladislas'ı (Macaristan Kralı I. Ladislas olarak) seçtiler ve Polonya ve Macaristan krallıkları aynı kişinin idâresi altına geçti. Ladislas
Transilvanya Voyvodalığına Hunyadi Corvinus Yanoş adlı, âilesi pek
gizemli olan fakat Eflak soylusu olduğunu iddiâ eden, bir kişiyi atadı. Böylelikle
20 yıl Osmanlılarla devamlı olarak bir Haçlı rûhu ile mücâdele eden, Macarlar tarafından bir millî kahraman sayılan ve sonunda
Macaristan Krallığı’na gelen bir kişi Balkanlar siyâset sahnesine girmiş
oldu. 1441’de Hunyadi Yanoş Semendire'yi Osmanlılar elinden geri aldı ve Transilvanya'ya gönderilen Osmanlı birliklerine karşı birkaç gâlibiyet
kazandı.
Hunyadi Yanoş'un Balkanları İstilâsı
II. Murat 1440'ta Stefan Lazareviç'in ölümünden beri Macar işgâli
altında olan Belgrad'ı altı ay süreyle kuşattı ancak başarısız oldu. Bu dönemde
yeni Macar Kralı Ladislas iki komutanını, Hunyadi Yanoş ve Nicholas Ujlaki'yi Osmanlı tehdidi altındaki sınırları korumakla
görevlendirdi. Bunlardan Hunyadi Yanoş Belgrad'daki karargâhından Osmanlı topraklarına karşı taarruzlar yapmaya başladı.
1441'de Erdel'i işgal eden ve Sibiu'yu kuşatan Mezid Bey’i öldürüp ordusunu bozguna uğrattı. Ertesi yılın Eylül ayında Mezid Bey’in
intikâmını almak isteyen Şahâbeddin Paşa da aynı âkıbete uğradı. 1443'ün
sonbaharında Hunyadi Yanoş,
Macar Kralı Ladislas ve Sırp Despotu Yorgo Brankoviç ile birlikte karşı taarruza geçti. Tuna'yı geçerek Niş ve Sofya'yı ele geçirerek Balkan geçitlerine dayandı.
Aynı dönemde Macarlarla anlaşan
Karamanoğlu İbrâhim Bey de 1443 ilkbaharında Anadolu'da Akşehir ve Beyşehir üzerine saldırıya geçti ancak Sultan II. Murat, oğlu Ali Çelebi ile
birlikte İbrâhim Bey’i durdurdu. Hunyadi Yanoş önderliğindeki ordunun Osmanlı topraklarını istilâ etmekte olduğunu Karaman Seferi dönüşünde öğrenen II. Murat, Haçlı Ordusu’nu
25 Aralık 1443'te İzladi'de güçlükle durdurabildi.
1444 Buhranı, Tahttan Çekilmesi ve Varna Muhârebesi
Hunyadi Yanoş önderliğindeki ordunun İzladi'de durdurulmasının ardından Sultan Murat, Macarlar ile barış görüşmeleri için girişimlerde bulundu. 1444'ün
Haziran ayında taraflar arasında târihte Edirne-Segedin Antlaşması olarak bilinen bir
anlaşmaya varıldı. Anlaşmaya göre Sırp Despotluğu 1427'deki
sınırlarıyla Brankoviç'e
iâde edilecek, Macarlar
Bulgaristan üzerindeki iddiâlarından vazgeçecekler, Osmanlılar ve
Macarlar Tuna'yı geçmemeyi taahhüt edecekti.
Bu antlaşmanın ardından II. Murat, oğlu
Mehmet'i Edirne'ye getirtti ve onu başkentte "kaymakam" olarak bıraktıktan sonra Karamanlılar ile ilgilenmek üzere
Anadolu'ya
geçti. Ağustos ayında Yenişehir Antlaşması ile Akşehir ve Beyşehir'i Karamanlılara bıraktı. Bu şekilde hem batıda hem doğuda
barışı sağladığını düşünüyordu. Murat bu antlaşmanın ardından oğlundan yana
tahttan çekildi. Bu hareketinin arkasındaki başlıca sebep Konstantinopolis'te Doğu Roma'nın himâyesinde olan ve Osmanlı tahtında hak iddiâ eden
Orhan Çelebi'ye
karşı oğlunun taht'a yerleşmesini sağlamaktı.
Ağustos ayında Macar Kralı Ladislas Osmanlılarla yaptığı antlaşmayı geçersiz sayarak yeni bir Haçlı Seferi’ne
çıkacağını duyurdu. Aralarında Arnavutluk'ta babasının mîrâsında hak iddiâ eden İskender Bey'in de bulunduğu Rumeli'deki eski yerel hânedanlar Osmanlılara karşı silahlandı. Bu haber Edirne'deki halkın bir bölümünün Anadolu'ya kaçmasına neden oldu.
Aynı dönemde Orhan Çelebi
de Dobruca'ya giderek bir isyan girişiminde bulundu ancak bu girişim Şahâbeddin Paşa
tarafından önlendi. Macar Ordusu’nun
Tuna'yı aştığı haberi üzerine Murat Edirne'ye geri çağrıldı. II. Murat 10 Kasım 1444'te Varna Muhârebesi’nde Macar Ordusu’nu yenilgiye uğrattı. Kral Ladislas savaş meydanında
öldü. Savaşın ardından Murat Edirne'de bir süre kaldıktan sonra oğlunun
konumunu Konstantinopolis'teki müddeîye karşı korumak için Manisa'ya çekildi.
Tahta Dönüşü, Kosova Savaşı ve Ölümü
Murat'ın Manisa'ya çekildiği dönemde başkent Edirne'de barış yanlısı Sadrâzam Çandarlı Halil Paşa * ile dış siyâsette daha saldırgan tutum içinde olan Şahâbeddin ve Zağanos Paşalar arasında çekişme sürmekteydi. Sadrâzam Halil Paşa bu
dönemde Murat'a hâlen gerçek pâdişah muâmelesi
yapıyordu. Öte yandan Şahâbeddin ve Zağanos Paşalar ise genç pâdişah Mehmet'i
Doğu Roma'ya
karşı saldırmaya teşvik ediyorlardı. 1446 yılında muhtemelen Çandarlı Halil
Paşa'nın düzenlediği bir yeniçeri isyânı durumu iyice zora soktu. Ayaklanan yeniçeriler Konstantinopolis'teki müddeî Orhan Çelebi'nin yanına gitme tehdidinde bulununca Sadrâzam Halil Paşa II. Murat'ı Edirne'ye
geri çağırdı ve Mayıs ayında taht'a çıkardı.
Sultan Murat ikinci saltanâtında 1444 buhranında isyan eden Balkanlar'daki yerel hânedanları boyun eğdirmekle uğraştı. Bunların arasında özellikle
Arnavutluk'ta İskender Bey ile meşgul olmuştur. 1446 yılında Mora Despotu’na karşı sefere çıktı. 1448'de İskender Bey'e karşı birinci seferini
yaptı. Aynı yıl Ekim ayında Kosova Savaşı'nda Hunyadi'nin ordusunu bir kere daha yenilgiye uğrattı. 1449'da Eflak Seferi’ni, ertesi yıl da İskender Bey'e karşı ikinci seferini
düzenledi. 1451'de dinlenmek üzere çekildiği Edirne'de Tunca'daki bir adada felç geçirdi ve 3 Şubat günü öldü. Bursa'da Murâdiye Câmii'ndeki türbesine gömüldü. Öldüğünde Osmanlı Devleti 1402 yılında aldığı
darbeden tamâmıyla kurtulmuştu.
- Âlime Hâtun, Dulkadiroğullarından.
- Yeni Hâtun, Amasya'dan Mahmut Bey'in kızı.
- Hüma Hâtun, kendisi ile ilgili fazla bilgi bulunmamaktadır. Fâtih Sultan Mehmet'in annesidir.
- Tâcünnisâ Hatice Halime Hâtun, Candaroğulları Beyi İsfendiyar Bey'in kızı.
- Mara Hâtun (Mara Brankoviç). Sırp Despotu Georgi Brankoviç’in kızı.
- Alâeddin Bey
- Büyük Ahmet
- II. Mehmet
- Orhan
- Hasan
- Küçük Ahmet
- Yusuf Âdil Şah
- Hatice Hâtun
- Hafsa Hâtun
- Fatma Hâtun
- Erhundu Hâtun
- Şehzâde Selçuk Hâtun
Dönemin
Sadrâzamları
Amasyalı Bayezid Paşa: * ** (1413-1421)
Çandarlı I. İbrâhim Paşa: * ** (1421-1429)
Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa’nın
küçük oğludur. İlmiyye mesleğinden yetişti ve Edirne’de kadılık yaptı. Mûsâ Çelebi, kendisini Bizans’a gönderip yıllık vergiyi almakla görevlendirdiğinde bir daha Edirne’ye dönmedi ve Çelebi Mehmet’e katıldı. Çelebi Mehmet ile
Amasya’ya gitti ve kazaskerlik görevini üstlendi. Çelebi Mehmet Bursa’ya gelince de vezir oldu. II. Murat zamânında
da görevini sürdürdü. Bayezid Paşa’nın yerine sadrâzam oldu (1421). Bu
arada, II. Murat, Dîvan'daki
beş üyeyi ikiye indirip İbrâhim Paşa ile Hacı İvaz Paşa’yı görevde bırakınca, ikisi arasında şiddetli bir rekâbet
başladı. Daha sonra, Hacı İvaz Paşa Dîvan'dan
ayrılmak zorunda kaldığından, İbrâhim Paşa, tek başına devlet işlerini
yürütmeye başladı, 11 yıl sadrâzamlık yaptı. İznik’te gömülüdür.
Osmancıklı Koca Mehmed Nizâmüddîn Paşa
(Amasyalı Koca Mehmed Nizâmüddîn Paşa): (1429-1439)
Bugün Çorum'un bir ilçesi olan Osmancık’ta doğmuştur. Babası Hızır Dânişmend’dir. Doğum târihi
bilinmemektedir. I. Mehmet Çelebi’nin Amasya’da bulunduğu sıralarda Anadolu Beylerbeyi olmuştur. 1415 târihinde
bu rütbede
büyük başarı gösterdiği için, II. Murat tarafından, taht'a çıkışıyla birlikte
başvezirlik
makâmına getirilmiştir. Bu sürede Bursa’ya iki hamam yaptırmış, azledilince Osmancık’a yerleşmiştir. Osmancık
Mukbil Ağa Mahallesi, Kayadibi denilen mahalde şimdiki câminin yanına bir mektep ve imâret yaptırmıştır. "Îzahlı
Osmanlı Târihi Kronolojisi"'nde Koca Mehmed Paşa'nın Amasyalı olduğundan bahsedilir. Bu bilgi o zamanki idârî teşkîlat
açısından doğru olmakla birlikte, (Osmancık o sırada Amasya Sancağı’na
bağlıydı) aslen Osmancıklı olduğu, azlinden sonra buraya yerleşmesi ile de sâbittir.
Öte yandan, hanımlarının birisinin, Amasya’nın ileri gelen kişilerinden Kutlu
Paşa’nın kızı Cihan Hâtun olması Amasyalılık yanılgısına sebebiyet verebilmektedir.
Koca Mehmed Paşa 1439 târihinde Osmancık’ta vefât etmiştir. Mezarı adı ile
anılan câminin
bahçesindedir.
Çandarlı II. Halil Paşa: * ** (1439-1453)
1438'den İstanbul'un Fethi'nden hemen sonra Fâtih Sultan Mehmet tarafından îdam ettirildiği 1 Haziran 1453 târihine kadar 15 yıl vezîriâzamlık yapmış ve bu dönemde iki defâ devlet işlerinden
uzaklaşarak Manisa'ya çekilen II. Murat'ın yerine fiilen Osmanlı Devleti'ni
yönetmiş ve dış tehlikeler nedeniyle pâdişâhın iki defâ taht'a geri çıkmasına önayak olmuş Osmanlı devlet
adamıdır.
1364-1387 târihleri arasında I. Murat'a sadrâzamlık yapmış olan ve aynı adı taşıyan dedesi Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa ile karıştırılmamalıdır.
Osmanlı târihinde îdam edilen ilk sadrâzamdır. Mezarı Bursa'nın İznik İlçesi’ndedir.
1364-1387 târihleri arasında I. Murat'a sadrâzamlık yapmış olan ve aynı adı taşıyan dedesi Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa ile karıştırılmamalıdır.
Osmanlı târihinde îdam edilen ilk sadrâzamdır. Mezarı Bursa'nın İznik İlçesi’ndedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapabilirsiniz.