1 Ocak 2015 Perşembe

III. MURAT




III. MURAT

On İkinci Osmanlı Sultânı



Babası: II. Selim 
Doğum Târihi: 4 Temmuz 1546
Vefât Târihi: 16 Ocak 1595
Saltanat Müddeti: 15 Aralık 1574 - 16 Ocak 1595
Türbesi: İstanbul’dadır.


Şehzâdeliği

II. Selim'in Nurbânû Sultan'dan olan en büyük oğlu ve vârisidir. Nurbânû Sultan'ın asıl adının Raşel olduğu ve Mûsevîlikten Müslümanlığa döndüğü söylenir. Babasıyla annesinin kimler olduğu ise bilinememektedir.

1558 yılında babası II. Selim'in Manisa Sancakbeyliğinden Karaman Beylerbeyliğine atanması sonucu dedesi Kânûnî Sultan Süleyman tarafından Manisa Sancakbeyliğine gönderildi. II. Selim pâdişah olduktan sonra Murat Manisa Sancakbeyliğine devam etti. İyi bir eğitim alan şehzâde Arapça ve Farsça öğrendi. Babası II. Selim'in vefâtından sonra 22 Aralık 1574'te İstanbul'a gelerek Osmanlı tahtına oturdu. Çarşamba sabâhı, Osmanlı mülkünü devralır almaz ilk iş olarak 5 kardeşini boğdurmuştur.


Pâdişahlığı

Osmanlı Devleti, Lehistan yönetimine hâkim olmakla Avusturya'ya komşu olan iki müttefik elde etmiş olacaktı. Fransızlarla Kânûnî döneminde iyi ilişkiler kurulmuştu. Fakat Fransız tahtının boşalması ile Lehistan'da iktidar boşluğu oluştu. III. Murat'ın isteği ile Erdel Beyi Bathory Lehistan Kralı oldu. Lehistan ile yapılan anlaşmalar sonucu kuzey sınırı güvenli hâle getirildi.

III. Murat tahta geçtiğinde Kuzey Afrika kıyılarından sâdece Fas Osmanlı topraklarına katılmamıştı. 1578 yılında Ramazan Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Fas'ı ele geçirerek bölgedeki Portekiz gücünü kırdılar.

1584 yılında bir yeniçeri isyânında öldürülen Trablusgarp Beylerbeyi Ramazan Paşa'nın âilesini İstanbul'a getiren gemiye Kefalonya açıklarında Venedik gemileriyle saldırı düzenlenmesi sonucunda Venedik ile uzun süredir devam eden barış sona erdi. Venedik Senatosu’na bir ültimatom gönderen III. Murat, Ramazan Paşa'nın âilesini ve mallarını Preveze'ye getirtmeyi başardı. Venedik'in de barışı korumak istemesi üzerine iki devlet arasındaki mesele çözüldü.

III. Murat zamânında Ceneviz, Venedik ve Fransızlara verilen kapitülasyonlar ile ticâret gemileri Osmanlı limanlarında ticâret yapma hakkına sâhiptiler. 1583'te İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth bir elçi göndererek aynı imtiyazlardan faydalanmak istediğini belirtti. Venedik ve Cenova hâricindeki kapitülasyonu olmayan devletlerin tüccarı, Fransız bayrağıyla Osmanlı limanlarına geliyordu. 1572'deki Bartalameos Katliamı yüzünden Katoliklerden yüz çevirmeye başlayan Osmanlı Hükûmeti, Papa'nın koyduğu stratejik harp malzemesi ambargosunu kırabilmek için Protestan olan İngiltere'ye yakınlaştı. Böylece Akdeniz'de İngiliz-Fransız rekâbeti başlamış oldu. Bu rekâbetten Osmanlı Devleti de birçok siyâsî menfaat kazanmış oldu.

Şah Tahmasb'ın oğlu Şah İsmâil, Osmanlı Devleti ve İran arasındaki barış antlaşmalarına riâyet etmemiş ve Osmanlı’ya bağlı bâzı emirleri kendi tarafına çekmeyi başarmıştı. Osmanlı hükûmeti Van Beylerbeyi’ne tâlimat vererek orada huzûrun sağlanmasını istemişti. İran'ın Luristan Vâlisi’nin Osmanlı Devleti’ne sığınması zâten gergin olan ilişkileri daha da kötüleştirdi. Bu arada Şah İsmâil ölmüş, İran'da taht kavgaları başlamıştı. Bu durumdan yararlanmak isteyen Van Beylerbeyi, İran'a saldırdı. İlk İran Savaşı 12 yıl (1577-1589) sürdü. Özdemiroğlu Osman Paşa * komutasındaki Türk birlikleri İran kuvvetlerini Çıldır'da yendi. Bu savaştan sonra tüm Gürcistan fethedildi. 1578'de Tiflis, Osmanlı eyâleti durumuna getirildi. Aynı yıl Şirvan da Osmanlı topraklarına katıldı. Bu gelişmeler üzerine İran barış istemek zorunda kaldı. 21 Mart 1590 târihinde Ferhad Paşa Antlaşması (İstanbul Antlaşması) imzâlandı. Bu antlaşmaya göre Kars, Tebriz, Tiflis, Gence ve Şehrizor Osmanlı Devleti’nde kalacaktı. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti doğuda en geniş sınırlarına ulaşmış oluyordu.

1590'da Avusturya ile yapılan 8 yıllık barış antlaşması 1593 yılında, Telli Hasan Paşa'nın başıbozukların oluşturduğu Uskokların üzerine yürümesini savaş sebebi sayan Avusturya tarafından bozuldu. Avusturya İmparatoru II. Rudolf ödemekte olduğu vergiyi vermediği gibi Eflak, Erdel ve Boğdan beylerini de isyâna teşvik etti. Telli Hasan Paşa Hırvatistan sınırındaki Siska Kalesi’ni kuşatma altında tutuyordu. Hasan Paşa ve binlerce askerle birlikte Hersek Sancakbeyi de şehit düştü. Bunun üzerine Sinan Paşa *'nın ısrârıyla 1593 yılında Avusturya'ya savaş îlan edildi. Savaş devam ederken 16 Ocak 1595'te III. Murat İstanbul'da felç geçirerek vefât etti.


Ölümünden Sonra

1574'ten 1595'e kadar 21 sene Osmanlı Devleti'nin başında bulunmuştur. Saltanâtı süresince başvezîri olan Sokollu Mehmed Paşa *'nın etkisinde kalmıştır. Saltanâtı döneminde eşi Safiye Sultan, özellikle Sokollu Mehmed Paşa'nın 1579 yılındaki ölümünden sonra devlet yönetiminde oldukça önemli bir rol üstlenmiştir.

Saltanâtı süresince Osmanlı topraklarının genişliği 19.902.000 km²'ye yükselmiştir. Osmanlı Devleti en geniş toprağa bu zamanda erişmiştir. III. Murat 16 Ocak 1595'te 49 yaşında iken vefât etmiş, Ayasofya Câmii avlusundaki türbesine defnedilmiştir. Fethiye Câmii'ni kiliseden câmiye çevirmiştir.

Ünlü târihçi Hammer, III. Murat'ın saltanâtı boyunca 11 defâ sadrâzam, 7 defâ şeyhülislam değiştirdiğini, düşüncelerinde bir istikrar bulunmadığını, zevke, tasavvufa ve şiire eğilimli bir insan olduğunu, etrâfında remilciler, müneccimler dolaştığını bildirmekte ve bu yönüyle eleştirmektedir.


Özel Hayâtı

Safiye Sultan adında bir eşi vardı. Safiye Hâtun'un asıl adı Sofia Baffo idi. Kendisi Venedikliydi ve Korfu Vâlisi’nin kızıydı. Bir deniz yolculuğunda Türk korsanlarına tutsak düşmüş, Murat'ın şehzâdeliğinde saraya câriye olarak satılmıştı.

Safiye Sultan ile kaynanası Nurbânû Sultan arasındaki çekişip didişmeler; o dönemlerde çeşitli saray oyunlarıyla, sadrâzamların durmadan değişmesine neden olmuştur.

Nurbânû Hâtun, Safiye Sultan'ı öldüresiye kıskandığı için, oğlu III. Murat'a yıllar boyu, onu unutturacak bir sevgili arayıp durmuştu. Söylentilere göre, bu yüzden tutsak pazarında câriye fiyatları iki yüz - üç yüz altından, iki bin - üç bin altına çıkmıştır.

Kadınlara ve harem yaşamına düşkünlüğü ile tanınan Sultan Murat'ın 102 çocuğu olduğu düşünülmektedir. Bunlardan 19 ya da 20'si erkektir. Hattâ öldüğü sırada hâmile eşleri olduğu ve velîaht oğlu Mehmet'in onları da öldürttüğü çeşitli kaynaklarda iddiâ edilmektedir. 


Erkek Çocukları

  • III. Mehmet
  • Selim
  • Bayezit
  • Mustafa
  • Osman
  • Cihangir
  • Abdullah
  • Abdurrahman
  • Hasan
  • Ahmed
  • Yâkub
  • Âlemşah
  • Yusuf
  • Hüseyin
  • Korkut
  • Ali
  • İshak, 
  • Ömer
  • Alâüddin
  • Dâvud


Kız Çocukları

  • Ayşe
  • Fatma
  • Mihrimah
  • Amriye


Saltanâtı Boyunca Meydana Gelen Olaylar


Tedâvülde bulunan o zamanki metal paranın altın veya gümüş oranı azaltılarak devletin târihindeki gelmiş geçmiş en büyük devalüasyon gerçekleştirilmiştir.

1582'de Osmanlı târihinin en büyük eğlencelerinden birini düzenleyerek oğulları için kırk gün kırk gece sünnet şöleni düzenlemiştir.


Dönemin Sadrâzamları



Sokollu Mehmed Paşa* ** (1565-1579)



Semiz Ahmed Paşa* (1579-1580)

Başdefterdar İskender Çelebi'nin kölelerindendi. İskender Çelebi'nin öldürülmesinden sonra Enderûn'a alındı.

Kapıcıbaşılık ile dış hizmetlerde bulundu, daha sonra yeniçeri ağası (1558), Anadolu Beylerbeyi (1564), Rumeli Beylerbeyi oldu. Bu görevdeyken Sadrâzam Rüstem Paşa * ile Mihrimah Sultan'ın kızı Ayşe Hanım Sultan'la evlendi. Rüstem Paşa'ya yakınlığı sebebiyle kısa zamanda vezirliğe getirildi.

İkinci vezirken, pâdişâhın kız kardeşiyle evlenen Piyâle Paşa'nın ikinci vezirliğe atanıp kendisinin üçüncü vezirliğe indirilmesi sebebiyle Sokollu Mehmed Paşa * ile tartışması üzerine görevinden azledildi.

Kısa bir müddet sonra tekrar üçüncü vezirliğe tâyin edildi. Piyâle Paşa'nın ölümünün ardından ikinci vezirliğe, Sokollu Mehmed Paşa'nın ölümü üzerine de sadrâzamlığa getirildi. Altı ay kadar bu görevde kaldıktan sonra mesâne hastalığından vefât etti. Edirnekapı Mezarlığına defnedildi. Sadrâzamlığı zamânında sarayın hükûmet işlerine müdâhalesinin başlaması sebebiyle tenkit edilmiştir.


Lala Kara Mustafa Paşa: * ** (1580-1580)

Bosna'nın Sokoloviçi Kasabası’nda dünyâya gelen ve ağabeyi Vezir Deli Hüsrev Paşa’nın vâsıtasıyla Yavuz Sultan Selim zamânında devşirme olarak saraya alınan ve ardından Enderûn'a giren Lala Mustafa Paşa, sarayda berberlik yaparken, Kânûnî'nin dikkatini çekti. Daha sonra mîrahor-ı sânîliğe kadar yükselen Mustafa Paşa, 1555 senesinde Rüstem Paşa *’nın sadrâzam olmasının ardından önce çaşnigirbaşılığa indirildi, daha sonra da çeşitli entrikalara karıştığı gerekçesiyle, sancakbeyi olarak İstanbul’dan uzaklaştırılarak, Safed Sancakbeyliğine getirildi.

1556 senesinde o sırada Manisa Sancakbeyi olan Şehzâde II. Selim’in lalalığına atanan ve Selim’in tahtın tek vârisi olmasında önemli rol oynayan Lala Mustafa Paşa, bu görevi döneminde, Şehzâde Selim'in kardeşi Bayezid ile arasının açılmasına sebep oldu.

1560 yılında Van Beylerbeyliğine atanan ve ardından önce Halep sonra da Şam beylerbeyiliklerine getirilen Lala Kara Mustafa Paşa, 1567 senesinde Yemen’i istilâ eden Mutahhar’a karşı savaşacak ordunun serdâr-ı ekremliğine getirildiyse de rakiplerinden olan Koca Sinan Paşa’nın neden olduğu çeşitli aksaklıklar nedeniyle bir türlü sefere çıkamayınca 1568 senesinde görevden alındı.

İstanbul’a dönmesinin ardından bağışlanarak Kubbealtı vezîri olarak Dîvân-ı Hümâyun'a giren Mustafa Paşa, Sadrâzam Sokollu Mehmed Paşa *’nın karşı koymasına karşın pâdişâha Kıbrıs'ın fethedilmesi gerektiğini kabul ettirdi ve 15 Mayıs 1570 târihinde Kıbrıs’a doğru yola çıktı. Eylül 1570’te Lefkoşa’yı ve ardından Ağustos 1571’de de Magosa’yı alarak Kıbrıs’ın fethini tamamlayan Mustafa Paşa, 1578 senesinde Gürcistan ve Şirvan’ı Osmanlı topraklarına katmak için İran Seferi’ne çıktı. Erzurum’da Diyarbekir Beylerbeyi Özdemiroğlu Osman Paşa *’nın da kendisine katılmasının ardından Gürcistan içlerine ilerleyerek 24 Ağustos 1578 târihinde Tiflis’i alan Mustafa Paşa, Şirvan’ın da ele geçirilmesinin ardından Anadolu’ya döndü.

1579 yılına kadar doğuda kalan ve Sokollu Mehmed Paşa'nın ölümü üzerine İstanbul'a çağrılmasının ardından ikinci vezir olarak görevlendirilen Lala Mustafa Paşa, aynı sene 7 Ağustos’ta İstanbul'da öldü.


Koca Sinan Paşa: * (1580-1582), (1595-1595), (1595-1596)

Kısa zamanda ilerleyerek Kânûnî'nin çaşnigirbaşılığına kadar yükseldi. Malatya Sancakbeyliği ile saraydan ayrıldı, sırasıyla Kastamonu, Gazze, Nablus sancakbeyliklerinde bulunduktan sonra Erzurum, Halep ve Mısır beylerbeyiliklerinde bulundu (1567). Yemen'de çıkan isyan sonrasında azledilen Lala Mustafa Paşa *'nın yerine vezirlikle Yemen Serdarlığı’na getirildi. 1569'da Mekke üzerinden Yemen'e yürüyerek Aden ve çevresini âsîlerden temizledi. Kâhire Kalesi'ni; San’a'yı ve Kevkeban kalelerini geri aldı. Yemen'i ikinci defâ Osmanlı Devleti’ne bağladığı için Yemen Fâtihi unvânını kazanan Sinan Paşa, Yemen dönüşü tekrar Mısır Beylerbeyliğine tâyin edildi.

1573'te yedinci vezir olarak Kubbe vezirliğine tâyin edildi. Ertesi yıl Tunus'u İspanyollardan alarak Tunus Fâtihi unvânını kazandı ve gösterdiği bu başarıdan dolayı dördüncü vezirliğe yükseldi. 1577'de açılan İran Seferi’nin ikinci yılında Şirvan'ın elden çıkması üzerine azledilen Lala Mustafa Paşa'nın yerine serdar tâyin edildi (1579). Cephede bulunduğu sırada Sadrâzam Ahmed Paşa *'nın ölümü üzerine 1580'de sadârete getirildi. Ancak İran'la barışın sağlanamaması, Gürcistan ve Şirvan'ın da tehlikeye girmesiyle sadâretten azledilerek Malkara'ya sürüldü (1582).

Malkara'da dört yıl kaldıktan sonra affedilerek 1586'da Şam Beylerbeyliğine, Nisan 1589'da Siyavuş Paşa *'nın azli üzerine ikinci kez sadârete getirildi. Ağustos 1591'de tekrar azledilerek Malkara'ya gönderildi. Ocak 1593'te tekrar sadrâzam oldu ve III. Murat'ı Avusturya'ya savaş açmaya iknâ etti.

Serdâr-ı ekrem olarak cephede bulunduğu sırada III. Murat'ın vefâtı ve III. Mehmet'in tahta geçmesiyle Şubat 1595'te tekrar azledilerek Malkara'ya gönderildi ise de Temmuz 1595'te dördüncü kez sadârete getirildi. 4 ay 13 günlük sadâretten sonra tekrar azledilip Malkara'ya sürüldü. Ancak yerine getirilen Lala Mehmed Paşa'nın on gün sonra vefâtı üzerine Aralık 1595'te beşinci kez sadrâzam oldu.

III. Mehmet'in Eğri Seferi’nin hazırlıklarını yaparken vefât etti ve Parmakkapı'da inşâ ettirmiş olduğu türbesine defnedildi. III. Murat'a hediye ettiği Sarayburnu'ndaki Sinan Paşa Köşkü’nden (İncili Köşk) başka, ülkenin çeşitli yerlerinde câmi, medrese, çeşme, han, hamam gibi birçok hayrâtı vardır.


Kanijeli Siyavuş Paşa: * ** *** (1582-1584), (1586-1589), (1592-1593)

Hırvat ya da Macar asıllı olduğu sanılmaktadır. Enderun'dan yetişmiş olan Siyavuş Paşa 1567/68'de büyük imrahor, 1569/70'te yeniçeri ağası, 1579/80'de Rumeli Beylerbeyi olmuş ve bir ara da İstanbul Kaymakamlığı görevini yürütmüştür. Rüşvet almayan ve hak söze inanan bir sâhib-i devlet idi. Tekâüd hâlinde Üsküdar'da geniş bahçesi içindeki sarayında oturan Siyavuş Paşa, II. Selim'in kızı Fatma Sultan'ın eşi idi. Süleymâniye'de Hoca Hamza Mescidi karşısında, Devoğlu Yokuşu'nda ve karısı Fatma Sultan'a âit sarayın yanında, bu sultan adına bir medrese yaptırmıştı.

24 Aralık 1582'de Yemen Fâtihi Koca Sinan Paşa *'nın yerine birinci defâ sadâret makâmına gelmiş ve burada bir buçuk seneden biraz fazla kalarak azledilmiştir. Siyavuş Paşa 15 Nisan 1586'da Sadrâzam Hadım Mesih Paşa *'nın istifâsı üzerine ikinci defâ mesned-i sadârete getirilmiş ve bu görevde üç seneye yakın kaldıktan sonra tekrar azledilmiştir. Paşanın üçüncü ve sonuncu sadâreti 4 Nisan 1592 târihinden 28 Ocak 1593 târihine kadar sürmüştür.

1574'te Fatma Sultan ile evlenen paşa, onun ölümünden 20 yıl kadar sonra 1601 târihinde Üsküdar'daki sarayında vefat etmiştir. Kabri, Eyüp'teki muhteşem türbesindedir


Özdemiroğlu Osman Paşa: * (1584-1585)

1527'de Kâhire'de doğdu. Annesi Mısır Abbâsî Halîfeleri soyundan, babası ise Mısır Çerkez memluklarındandır. Mısır'da sancakbeyliği ve Mısır Emîr-i Haclığı yapan paşa, Yemen, Habeş ve Diyarbakır Beylerbeyi oldu.

Lala Mustafa Paşa *'nın maiyyetinde Osmanlı - İran Savaşları’na katıldı ve Şirvan Beylerbeyi oldu. Kırım Hânı Mehmed Giray'ın yardımı ile Karabağ, Muğan ve Kızılağaç'a kadar bütün Kuzey Azerbaycanyağma ve tahrip etti. Kırım Hânı Mehmed Giray'a daha ileri gitmeyi teklif ettiyse de Mehmed Giray, bunu reddederek Kırım'a döndü. Şirvan, İranlıların eline geçti. Kefe Beylerbeyi Câfer Paşa kumandasında yardımcı kuvvetler gelince İmam Kuli HânMeşâleler Savaşı'nda yendi. Bu savaştan sonra Şirvan kesin olarak Osmanlı hâkimiyetine geçti.

İstanbul'a dönünce ikinci vezir olarak dîvâna girdi ve 1582 yılında sadrâzam oldu. 1585 yılında Ferhad Paşa *'nın yerine İran Serdarlığı’na getirildi. Alivar'da yapılan savaşta, İran velîahtı Hamza Mirzâ'yı yendi. Tebriz Osmanlı kuvvetlerinin eline geçti. Daha sonra İran'la yapılan bir savaşta İran kuvvetleri başarı gösterdi. Bu savaş sırasında hastalanan Osman Paşa, Tebriz yakınındaki Şenb-i Gazan'da 1585 yılında vefât etti. Vasiyeti üzerine Diyarbakır'da defnedildi.

Osman Paşa büyük savaşçı ve devlet adamlarındandır. Tebriz'in ikinci fâtihidir. Birbirine hiç benzemeyen her türlü iklimde bulunmuş ve girdiği mücâdelelerin hiçbirini kaybetmemiştir. Aklı, cesâreti, savaş yeteneği ve bileğinin hakkıyla sadrâzam olmayı hak eden ender devlet adamlarından biridir. Aynı zamanda mert ve âdildi.


Hadım Mehmed Mesih Paşa (İkinci Mesih Paşa): * ** (1585-1586)

II. Bayezit saltanâtında 1499-1501 yılları arasında sadrâzamlık yapmış Mesih Paşa'dan ayırmak için "İkinci" sıfatı ile anılır. Ak ağalardan olup Enderun’dan yetişmiş, hazînedarbaşı iken 1574 Ekim'de Hüseyin Paşa'nın yerine Mısır Beylerbeyi olmuştur. Beş sene kadar Mısır'da kalmış, bâzen sertlikle ve bâzen de yumuşaklıkla burasını güzel idâre etmiş ve sonra İstanbul’a getirtilerek ikinci vezir olduğundan yerine Mısır Beylerbeyliğine Harem-i Hümâyun Hazînedarbaşı Hadım Hasan Ağa tâyin olunmuştur.

Mesih Paşa 1585 Aralık'ta Özdemiroğlu'nun yerine vezîriâzam olmuştur. 1586 Nisan'ında Reisülküttab Hamza Efendi'nin azlini pâdişâha telhis edip müsâade edilmeyince "istiklâli olmayan vezîriâzam iş göremez" diyerek istifâsını verip emekli edilmiştir.

Sadâreti 4 ay kadar olup 1592'de vefât ederek kendi adına yaptırdığı Mesih Mehmed Paşa Câmii’nin yanındaki üstü açık türbeye defnedilmiştir. 1586 târihinde yapılan câmi Fâtih civârında Hırka-i Şerif taraflarında olup üst taraftadır ve altında çeşmesi vardır. Mısır'da da bir medresesi vardı; tercüme-i hâlinin tetkîkinden iyi idâreli, vakûr ve ciddî olduğu anlaşılıyor.


Serdar Ferhad Paşa: * ** (1591-1592), (1595-1595)

Küçük yaşta devşirme olarak Enderûn'a alındı. Burada Türk-İslam terbiyesi ile yetiştirildi. Kânûnî’nin teveccüh ve îtimâdını kazandı. Sigetvar (Zigetvar) Seferi’ne katıldı. Bu seferde vefât eden Kânûnî’nin naaşı, Ferhad Ağa’nın nezâreti altında İstanbul’a naklolundu.

1581’de yeniçeri ağası oldu. Şehzâde Mehmet’in sünnet düğünü sırasında yeniçerilerle sipâhîler arasında çıkan olaylar yüzünden Sadrâzam Koca Sinan Paşa * tarafından azledildi (1582). Sinan Paşa’nın sadâretten azledilmesinden sonra Rumeli Beylerbeyliğine getirildi (1583). Aynı yıl Vezîriâzam Siyavuş Paşa * ** ’nın tavsiyesiyle ve dördüncü vezirlikle İran’a serdar tâyin edildi.

Ferhad Paşa Revan Kalesi’ni tahkim edip içine lüzûmu kadar asker, top vesâir mühimmât koydu ve beylerbeyliğine Cağalazâde Sinan Paşa * **’yı getirdi. Tiflis’e yardım ederek askerin durumunu düzeltti. Lori ve Göri kalelerini zapt etti. Gürcistan’a akınlarda bulundu.

Ferhad Paşa, Özdemiroğlu Osman Paşa *’nın ölümünden sonra 1586’da ikinci defâ İran Serdarlığına getirildi. Bu seferinde de muvaffakiyet gösterdi. Tebriz’i İran kuvvetlerinin muhâsarasından kurtardıktan sonra kendisine merkez yaptı. Gence ve Karabağ mıntıkasını zapt etti. Nihâvend’i aldı. İran Şâhı I. Abbas ile sulh yaparak birçok memleketlerin Osmanlı ülkesine katılmasına sebep oldu. Şah Abbas’ın birâderinin oğlu Haydar Mirzâ’yı rehin olarak İstanbul’a getirdi. Bu mühim başarıları sebebiyle "ünlü vezir" olarak tanındı.

Ferhad Paşa Ağustos 1591’de Koca Sinan Paşa *’nın azli üzerine sadrâzam oldu. Kendisine hasım olan Sinan Paşa’ya karşı çok lütufkâr davrandı ve hürmet gösterdi. Ancak Sinan Paşa onun bu iyi niyetini takdir etmeyip dâimâ aleyhinde bulundu. Ferhad Paşa Erzurum esnafı ile yeniçerilerin kavgası sebebiyle sekiz ay sonra görevinden alındı ise de 1595’te ikinci kez sadârete getirildi. İsyan hâlinde bulunan Eflak üzerine sefere çıktı. Ancak Sinan Paşa ve taraftarlarının onun aleyhinde konuşmaları ve Eflak Voyvodası ile anlaştığı yolunda dedikodular çıkarmaları üzerine tekrar azledildi ve çok geçmeden de îdam olundu (Ekim 1595). Naaşı Eyüp’teki türbesine defnolundu.

Ferhad Paşa, XVI. yüzyıl sonlarında gelen liyâkatli vezirlerden biri olup kendisine her verilen vazîfede başarı göstermiştir. Sadâreti ve sadâret kaymakamlığı görevleri sırasında rakîbi olan Sinan Paşa’nın tahrikleriyle devamlı olarak Kapıkulu Ocakları’nın hücûmuna mâruz kaldı. Son sadâretinde Eflak İsyânı’nı bastıracağında şüphe yokken Eflak sınırını geçmeye hazırlandığı sırada azledilip katli için emir verilmesi Eflak işinin felâketle uzamasına sebep oldu.

Osmanlı târihçileri onun doğru ve açık sözlü bir vezir olduğunda ittifak etmektedirler. Sultan III. Mehmet Han sonradan onun hakkında söylenenlerin iftirâ olduğunu anlayınca çok müteessir olmuştur. Ferhad Paşa Kumkapı’da Muallâ Mescidi’ni, Halvetiyye şeyhlerinden Mahmud Efendi için yaptırmıştır.













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapabilirsiniz.