1 Ocak 2015 Perşembe

II. SÜLEYMAN




II. SÜLEYMAN

Yirminci Osmanlı Sultânı



Babası: Sultan İbrâhim  
Annesi: Sâliha Dilaşub Sultan
Doğum Târihi: 15 Nisan 1642
Vefât Târihi: 22 Haziran 1691
Saltanat Müddeti: 8 Kasım 1687 - 22 Haziran 1691
Türbesi: İstanbul’dadır.



Şehzâdeliğinde mükemmel tahsil ve terbiye gördü. Kardeşi Sultan IV. Mehmet Han zamânında sarayda husûsî hocalardan ders aldı. Hayâtının kırk yılını bir dâirede hapis geçiren Sultan II. Süleyman, IV. Mehmet'in tahttan indirilmesi üzerine, 8 Kasım 1687'de Osmanlı sultânı oldu. II. Süleyman, Osmanlı târihinde en uzun süre velîaht olarak bekleyen pâdişahtır ve tahta geçirileceği zaman buna inanmamış, öldürüleceğini zannederek muhâfızlara direnmiştir.


Saltanâtı Döneminde Önemli Olaylar

Sultan II. Süleyman, tahta çıktığı zaman Osmanlı Ordularında Viyana Bozgunu ile başlayan çözülme ve toprak kaybı devam ediyordu. Venedik, Mora Yarımadası’nı işgal etmiş; Avusturya Vişgrad, Uyvar ve Estergon'un ardından 160 yıllık Türk yurdu Budin'e girmişti. Ayrıca Macaristan'da Türk hâkimiyeti sona ermek üzere idi. Devletin düştüğü mağlûbiyetler hazîne gelirleri üzerinde olumsuz têsirler yapıyor ve Anadolu'daki eşkıyâlık hareketlerini körüklüyordu. Avusturya Cephesi Serdârı Yeğen Osman Paşa bir âsî lideri gibi Rumeli'de yolsuzluk yapıyor, zorla usulsüz vergiler topluyordu. Nihâyet 8 Eylül 1688'de Belgrad da düştü.

Belgrad'ın düşmesi, Avrupalılara Balkanlar’ın yolunu açtı. Bosna, Erdel ve Eflak Avusturyalılar tarafından işgal edildi. Bu ilerleyiş karşısında toparlanan Osmanlı kuvvetleri karşı saldırıyı başlattılar. 30 Ekim 1688'de Çelebi İbrâhim Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Eğriboz Zaferi’ni kazandılar. 1689 yılı yazında Sultan II. Süleyman, Avusturya Seferi’ne çıktı.

Sadrâzam Köprülü Fâzıl Mustafa Paşa komutasındaki yenilenmiş Osmanlı kuvvetleri, 8 Temmuz 1690'da Gladova ve Orşova'yı geri aldılar. Kanije 11 Temmuz 1690'da düşman eline geçtiyse de, Osmanlı kuvvetleri 8 Ekim 1690'da Belgrad'ı geri almayı başardılar. Böylece Tuna hattı yeniden kurulmuş oldu.

Sultan II. Süleyman, 4 yıl gibi kısa bir süre pâdişahlık yaptı. Bunun son iki yılını yatak hastası olarak geçirdi. Gün geçtikçe zayıflıyordu. 22 Haziran 1691 günü Edirne'de vefât etti. Cenâzesi İstanbul'a getirilerek Süleymâniye Câmii yanında Kânûnî Sultan Süleyman Türbesi’ne gömüldü.


Mimârî Çalışmalar 

Memleket içerisinde îmar faaliyetleri ile de ilgilenen II. Süleyman, fener kulesi ile İzmir'de bir câmi inşâ ettirdi.


Dönemin Sadrâzamları



Köprülü Dâmâdı Abaza Siyavuş Paşa: * (1687-1688)


Fâzıl Ahmed Paşa ile birlikte Uyvar, Girit ve Kamaniçe seferlerine katıldı. Rikâb-ı hümâyun kapıcılar kethüdâlığına getirildi (1676). Merzifonlu Kara Mustafa Paşa *'nın sadrâzamlığında küçük imrahor tâyin edildi (1678). Çehrin Seferi’ne katıldı. Silahdar oldu (1681). İkinci Viyana Kuşatması’na cebecibaşı olarak katıldı, sipâhî ağası oldu (1684).

Aynı yıl Diyarbakır Vâliliğine, sonra Bosna (1685) ve Halep (1687) beylerbeyiliklerine getirildi. Varadin'de bulunduğu sırada askerleri Sadrâzam Sarı Süleyman Paşa * aleyhine kışkırttı ve kendisini sadrâzam îlan ettirdi. Sultan IV. Mehmet askerin bu isteğini kabul ederek Sadrâzamlık Mührü'nü gönderdi.

Siyavuş Paşa kayınbirâderi Fâzıl Mustafa Paşa ile anlaşarak Sultan IV. Mehmet'i tahttan indirdi. Sultan II. Süleyman pâdişah oldu. Ordu ile birlikte İstanbul'a döndü. İstanbul'da isyan eden askerler tarafından öldürüldü.


Ayaşlı Nişancı İsmâil Paşa: * (1688-1688)

Enderun’da tahsil görüp yetişmiştir. Kiler kethüdâlığı ve Has Oda’da çuhadarlık vazîfelerinde bulunduktan sonra, Rumeli Beylerbeyliği pâyesi ve günde 200 Akçe ile emekli oldu.

1678 Mart’ında, Abdi Paşa’nın İstanbul Kaymakamlığına tâyini üzerine, onun yerine nişancılığa getirildi. Daha sonra sadâret kaymakamı tâyin olundu ve çok geçmeden vezîriâzamlığa getirildi. 61 gün kaldığı bu görevdeyken isyan eden ocaklıya karşı, Sancak-ı Şerif çıkartarak isyânı zamânında bastırdı. Böylece İstanbul’daki zorbalara ve Rumeli'deki eşkıyâya büyük bir darbe indirdi. Ancak 1689’da Avusturya Seferi’ne çıkmaması ve yerine zorbalıktan paşalığa çıkmış Yeğen Osman Paşa’yı göndermesi azline sebep oldu ve Kavala Kalesi’nde hapsedildi. Daha sonra oradan Rodos’a gönderildi. İsmâil Paşa buradayken 1690 Nisan’ında katledildi. Katline sebep olarak, Fâzıl Mustafa Paşa ile olan rekâbeti gösterilmektedir.


Tekirdağlı Bekrî Mustafa Paşa: * (1688-1689)

Yeniçeri Ocağı’ndan yetişmiş olup hazînedardı. Sonra çorbacı yâni orta bölük kumandanı olmuş, bu sûretle ocakta yükselerek 1679'da yeniçeri ağalığına kadar çıkmış ve burada iken tâyininden iki sene sonra kendisine vezirlik verilmiştir. Bekrî Mustafa Paşa, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa *'nın îdâmı ve Kara İbrâhim Paşa *'nın sadrâzam olmasından sonra Avusturya Cephesi’ne serdar tâyin edilmiş ise de, böyle mühim bir iş başaracak kudret ve kâbiliyette olmadığından düşman önünden çekilmek ve kaçmaktan başka bir netîce vermeyen harekâtı üzerine serdarlıktan azil ile Kanije Beylerbeyliğine gönderilmişti.

1687'de ikinci defâ yeniçeri ağalığına getirilip sonra Seddülbâhir Muhâfızlığı’na tâyin olunarak ve 1688 Mayıs'ta İsmâil Paşa'nın azli üzerine vezîriâzam olmuştur.

Mustafa Paşa, idâresiz, iktidarsız, zevk ve sefâhete düşkün olup hâlbuki bu sırada Belgrad'ı alıp Balkanlar'a sarkmış olan Avusturya ordularını durduracak kuvvetli bir şahsiyete kat’î ihtiyaç olması sebebiyle Sofya'dan ileri gidemeyen vezîriâzamın tebdîli zarûreti hâsıl olarak azlolunup (1689 Ekim) yerine Sakız Muhâfızı Köprülüzâde Fâzıl Mustafa Paşa tâyin olunmuş ve Bekrî Mustafa Paşa da emeklilikle Malkara'da ikâmete mêmur edilmiştir (1689 Kasım 15). Azlinden iki ay sonra (1690 Ocak) ansızın vefât etmiştir.

Hadîkatü’l-Vüzerâ, iş u işâretle vakit geçirmiş, kalender ve laubali-meşreb, cömert, halîm ve selim olduğunu yazıyor. Hazînenin darlığı nedeniyle şarap eminliğini kurup tütün vergisi ve “imdâdiye” nâmıyla evlere salgın akçesi ve avârız, nezl ve sürsat angaryaları koydurdu ise de kendisinden sonra gelen Fâzıl Mustafa Paşa bunları kaldırmıştır. II. Süleyman zamânında ikisi 1 Akçe'ye olmak üzere kesilen Mangır bunun sadâreti sırasına tesâdüf eder.

Sadâreti bir buçuk seneden fazla olup ölümünde yaşı yetmişi geçkindi. Tekirdağlıdan Mühr-i Hümâyun'u almak üzere kapıcılar kethüdâsı Baltacı Hasan Ağa Sofya'ya gönderilip mührü aldıktan sonra getirip teslim etmiş ve pâdişah da mührü Fâzıl Mustafa Paşa'ya vermişti. Fâzıl Mustafa Paşa konağına geldikten sonra kapıcılar kethüdâsını çağırıp: "-Bire ebleh koca mührü aldığın adamı (sâbık vezîriâzamı) neye bırakıp geldin. Ya kaçarsa siyâset olunacağından haberin yok. Ancak eski saraydan adam bitmez sen gibi eşek terbiye olur" diyerek elli kadar bostancı ile bostancıbaşını yollayıp Tekirdağlı Mustafa Paşa'yı Malkara'ya göndermişti.


Köprülü Fâzıl Mustafa Paşa: * (1689-1691)

İstanbul'da doğdu. Köprülü Mehmed Paşa *'nın ikinci oğlu, Köprülü Fâzıl Ahmed Paşa *'nın kardeşidir. İkinci Viyana Kuşatması’nı izleyen günlerde iş başına getirilmiş, aldığı köklü ve yerinde tedbirlerle imparatorluğun yıkılmasını geçici bir süre için de olsa durdurmayı başarmıştır. II. Süleyman ve II. Ahmet dönemlerine rastlayan görev süresi sâdece iki yıl sürmüştür.

Ağabeyi gibi çok iyi bir öğrenim görmüş, kültürlü, zeki, ileri görüşlü bir devlet adamıdır. Müderris olmuş, 1680'de vezir rütbesiyle Silistre Beylerbeyliği ve Babadağ Serdarlığına atanmıştır. Sultan IV. Mehmet'in tahttan indirilmesinde rol oynamış, bu olaydan sonra Kandiye ve Sakız Muhâfızlığına atanmıştır. Avusturyalıların Serasker Recep Paşa'yı Belgrad önlerinde yenilgiye uğratmasından sonra, devletin her açıdan zor durumda olduğu bir ortamda, 1689 yılında sadrâzamlığa atanmıştır. Sadrâzam olur olmaz iç karışıklıkları bastırmakla işe başlayan Köprülü Fâzıl Mustafa Paşa, halkı ezen gereksiz vergileri ortadan kaldırmış, saraydaki değerli eşyâları darphânede paraya çevirerek mâliyeyi düzeltmiş ve ordudaki asker sayısını azaltarak orduyu yenilemiştir.

Avusturyalıların üzerine yürüyerek Niş, Budin ve Belgrad'ı geri almış, 1691 yılında Salankamen Savaşı'nda şehit düşmüştür.















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapabilirsiniz.